19 Ağustos 2019 Pazartesi

FOTOĞRAFTA KOMPOZİSYON

FOTOĞRAFTA KOMPOZİSYON

Kompozisyon, ayrı parçalardan birleştirme yoluyla dengeli ve düzenli bir bütün oluşturma işidir. Fotoğrafta kompozisyon ise fotoğraf çerçevesine giren objeleri göze hoş gelecek şekilde seçme ve düzenleme işidir.

Kaydedilen her görüntü, sonuçta bir anlam ifade eder; ancak bu görüntüyü istenen niteliklere göre çekebilmek için bazı ölçütler olduğunu bilmelisiniz. Bu ölçütlere, “kompozisyon ögeleri” denir. 

Kompozisyon Ögeleri

Belirginlik ve Sadelik
Fotoğraf ile verilmek istenen mesajın izleyici tarafından anlaşılması için çekilen fotoğrafta ifadeyi sağlayan görüntünün belirgin olması gerekir. Anlatım için gerekli ögeler kadraj içine alınıp izleyiciyi konu dışına sürükleyen görüntüler kadraj dışına çıkartılmalıdır. Vizörden görülen; fakat fotoğraf karesinde olmasını istemediğimiz ögelerin temizlenmesi ya da konu içindeki ağırlığının azaltılması sistemi ayıklama sistemidir.

Fotoğrafçı ayıklama işlemini gerçekleştirebilmek için çekim noktasını değiştirilebildiği gibi, alan derinliğinin etkisini de kullanılabilir. Örneğin, bir portre çekiminde modelin arkasında ve önünde yer alan istenmeyen ögelerin alan derinliği azaltılarak bu ögeler flu hale getirilmek suretiyle istenmeyen ögelerin fotoğraf karesi içindeki önemi azaltılabilir.

Fotoğrafı sadeleştirmek en az öge ile en iyiyi anlatmaktır. Yoksa tek bir şeyin fotoğrafını çekmek, fotoğrafın sadeleştirilmesi anlamına gelmez. Örneğin, bir insanın yazı yazmasını anlatmak için, bir kalem fotoğrafı çekmek, kişinin yazı yazmasını anlatmak için yeterli değildir.

Ritm
Ritm fotoğrafa konu olarak seçilen nesneyi birden çok sayıda kullanmaktır. Ritmi oluşturan ögelerin düzenli tekrarı, düzensiz tekrarından daha güçlü etki yaratır. Örneğin, yoldaki telefon direkleri, yol çizgileri, dizi dizi ağaç kümeleri gibi.

Uyum
Renk çarkındaki komşu renkler arasındaki uyum, anlatımı zenginleştirir. Örneğin mavi renkle birlikte yeşil ve mor renklerin kullanılması renk uyumunu sağlar.

Kontrast
Kelime anlamı, “zıtlık” demektir. Fotoğrafta yer alan ögelerin gerek ışık, gerek objeler ve gerekse renk bakımından karşıt bir anlam ifade edecek şekilde yer almasıdır. Örneğin, bir insanın boyunun çok uzun olduğunu göstermeniz için yanına normal veya kısa boylu bir insanın görüntüsü gerekir.

Renkle ve tonlarla da kontrast elde edilebilir. Burada birbirine zıt renklerin kullanılması en belirgin kontrasttı verirken ara tonların ve renklerin kullanılması dereceli bir kontrast oluşumunu sağlar. Özellikle sıcak ve soğuk renklerin birlikte kullanılması fotoğrafa ayrı bir anlam katar. Aşırı kontrast fotoğrafı belirginleştirmekten ziyade konunun ve ilginin bölünmesine ve dağılmasına yol açar.

Işık
Fotoğraflanan bir konunun belirginleştirilmesinde en etkili araç ışıktır. Işığın güneşten gelen açısı her mevsim ve günün her saati farklılık gösterir. Hareket edemeyen ve yapay ışıkla aydınlatılamayacak kadar büyük konulu bir fotoğraf çekilecekse - bir binanın, bir tarihi eserin-güneş ışınlarının en uygun geldiği saat veya mevsim beklenmelidir. Fotoğrafçı böyle bir fotoğrafın herhangi bir anda değil, yalnızca belli bir anda çekilebileceğini bilir.
Konuda vurgulanmak istenen noktaların diğer bölgelere göre daha aydınlık olması ya da istenmeyen görüntüleri fotoğraf karesinin dışına taşımak için bu bölgelerin çok aydınlık ya da karanlık olmaları fotoğrafta konunun belirginliğini artırır.

Zorunlu kalmadıkça (siluet fotoğrafları) ters ışık ve cephe ışığını, fotoğraftaki derinlik etkisini kaybettireceğinden kullanmamak yerinde olur. Konuda derinlik kazandırması ve aşırı kontrastı engelleyebilme özelliği olan yanal ışık, fotoğraf belirginliğini artırır.

Işık, konunun belirginleşmesini sağlayan bir araç olmasının yanında alan derinliği etkisini de sağlayan en önemli araçtır. Gittikçe parlaklığı azalan konularda ve ana temanın çevresinde oluşan parlak çerçevelerle bu etki yakalanabilir. Sıcak ve soğuk renklerin birlikte kullanılması da alan derinliği etkisi sağlar. 

Bakış Açısı ve Perspektif
Bize yakın cismin büyük, uzak cismin küçük görünmesi olayına perspektif denir. Örneğin, tren raylarına baktığımızda bu rayların belli bir mesafeden sonra birbirine birleşiyormuş gibi görünmelerine rağmen hiç kimse bu rayların birleştiğini düşünmez.

Fotoğrafta perspektif, konuda istenilen bölgelerin daha belirgin olarak vurgulanması için izlenen yollardan biridir.

Keskinlik
Netleme olayına bağlı keskinlik: Belirginlik kazandırılmak istenen konu üzerine seçici bir netlik yapılır. Ön ve arka planlar netsiz alanda bırakılır. Fotoğraf izleyen kişi doğrudan, detay görebildiği konunun görüntüsüne dikkatini yoğunlaştırır. Çünkü vurgulanmak istenen konu nettir, istenmeyen diğer ikinci derece görüntüler netlik dışında bırakılmıştır.

Gelen ışığın türüne bağlı keskinlik: Bir fotoğrafta kontrastın yüksek olması keskinliği artırır. Bir portre fotoğrafı çekerken kişiyi olduğundan yaşlı göstermek için cephe ışığı kullanılırken daha genç göstermek için yumuşak ışık (yanalışık) kullanılır.

Çözümleme gücüne bağlı keskinlik: Çözümleme gücü yüksek bir objektifle çekilen fotoğrafın keskinliği ile sıradan bir objektifle çekilen bir fotoğrafın keskinliği birbirinden farklıdır. Yine ince grenli film ya da kart kullanılarak aynı fotoğraf farklı keskinlikte elde edilebilir.

Doku
Doku ışığın konuya yatık geldiği hallerde belirginleşen bir vurgulama ögesidir. Dokuda ışığın geliş yönü konunun yapısal özelliklerini ortaya koymak için önemlidir. Örneğin girintili çıkıntılı bir yüzey, dik gelen ışık altında detay vermeyen, boş bir alan olarak görülür.

Hız, Hareket ve Zamanlama
İnsan gözünün baktığı her plana netleme yapabilme yeteneği gibi hareketli, hızlı konuları takip edebilme ve net görme yeteneği de vardır. Hareket zaman içine yayılmış bir olaydır. Zaman boyutu olmayan fotoğrafta belli simgelerle hareket izlenimi verilebilir. Örneğin, fotoğrafta bir insanın hareketli olduğu, çok kısa pozlama süresi ile ancak vücudunun almış olduğu pozisyonla gösterilebilir. İzleyici beyninde depolanmış görüntülerden faydalanarak fotoğraftaki insanın ne yaptığını hemen anlar. Net bir fotoğrafta bir atın koştuğu dört ayağının da yerden kesilmiş hali ile gösterilebilir. Bu tür görüntüler hareketin bir kanıtı olmakla birlikte hareket hissini veremezler.
Poz süresini uzatarak hareketli konunun fotoğrafı çizmesi sağlandığında konunun sabit kısımları net, hareketli kısımları ise belli belirsiz çizgilerden oluşacaktır ve fotoğrafa hareket hissi kazandırılacaktır.
Hareketin çizgisel olarak gösterilmediği hareketli konunun görüntüsünün dondurulduğu fotoğraflarda zamanlama yani deklanşöre basılan an çok önemlidir. Hareket birbirini takip eden pek çok pozisyondan oluşur ve ancak bir tanesi eylemi en belirgin gösterir. Bu tür çekimlerde hareket takip edilir ve hareketi en belirgin ifade eden pozisyonda fotoğraf çekilir.

Bütünlük
Bir diğer adıyla “ayıklama” diyebileceğimiz bütünlük, aslında çekim yapmadan önce yapmamız gereken ilk aşamadır. Fotoğrafın daha etkili, daha çarpıcı ve anlatım gücünün daha kuvvetli olması için, hedef dışında kalan diğer bütün görüntülerden kurtulmak gerekir.
Fotoğraftaki ilgi merkezine dikkat çekmenin yolları aranmalıdır. Bunun bir yolu, konuyu dikkati dağıtmadan ortaya çıkaracak bir fon seçmektir. Fotoğrafta öyle bir kompozisyon yaratılmalıdır ki fotoğrafın çekim nedeni açık olarak görülsün ve görüntüye giren tüm nesneler ilgi merkezi olarak seçilen konuyu tamamlasın. Demek ki fotoğrafları yalınlaştırmak ve ilgi merkezini güçlendirmek için karmaşık olmayan bir fon seçmeli, konuya yaklaşarak ilgisiz nesneler fotoğraf alanı içine alınmamalıdır.

Denge
Fotoğrafta denge ögesi kompozisyonun en önemli yol göstericilerinden biridir. Denge, birbirini tamamlayan şekil, renk ya da aydınlık veya karanlık alanların göze hoş görünecek şekilde ayarlanmasıdır.
Örneğin, fotoğrafın merkezine uzaklıkları ve büyüklükleri aynı iki ögeden birinin rengi ve tonu, fotoğraf karesinin rengi ve tonuna yakın, diğeri de zıt renkte oluşmuş bir fotoğrafta denge bozulmuştur. Bu durumda, genele zıt renkte olan ögeyi merkeze yaklaştırarak denge sağlanabilir. Bir manzara fotoğrafı çekerken bulutsuz bir gökyüzünün fotoğraf üzerindeki dengeyi bozmasını önlemek için çekim yaptığımız yerde ağaç yapraklarını ya da bulut görüntülerini gökyüzüne serpiştirerek buradaki boşluk giderilebilir ve fotoğrafta denge sağlanabilir.

Orantı
Konuyu ortalama veya simetrik yerleştirme akla ilk gelen orantıdır. En basit simetri iki elemanlı simetridir. Bir gökyüzü fotoğrafı çekilirken ufuk çizgisinin fotoğraf karesini tam ikiye bölmesi basit simetriye bir örnektir. bu durumda oran 1/1 şeklinde gerçekleşir. Basit simetrinin dışında bir yüzeyi 3-4-5 eşit parçaya bölerek farklı simetrik görüntüler elde edilebilir.

Kompozisyonu Oluşturan Görsel Elemanlar 
Fotoğrafta Altın Oran ve 1/3 Kuralı 
Görsel ögelerin fotoğraftaki yerleşiminde en çok dikkat edilen konu olan altın oran ve 1/3 kuralı, aslında anlaşılması ve uygulanması en basit kuraldır. 1/3 kuralında amaç ögelerin dizilimi ile hikayenin daha etkili anlatılmasını sağlamaktır. 1/3 oranı, altın oran denilen başka bir matematiksel orandan türetilmiştir.
Altın oran, doğada sayısız canlının ve cansızın şeklinde ve yapısında bulunan özel bir orandır. Doğada bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, yüzyıllarca sanat ve mimaride uygulanmış, uyum açısından en yetkin boyutları verdiği sanılan geometrik ve sayısal bir oran bağıntısıdır. Doğada en belirgin örneklerine insan vücudunda, deniz kabuklularında ve ağaç dallarında rastlanır.

Altın oran olan 3/8 resim gibi, acelemizin olmadığı görsel sanatlarda uygulamada sorun çıkarmazken fotoğraf gibi zamanlamanın önemli olduğu bir türde hızlı uygulanma konusunda biraz sorunlu olmaktadır. Nedeni de 3'e 5 oranını anında kestiremeyip biraz düşünmemizin gerekmesidir. İşte bu sorunu ortadan kaldırmak için fotoğrafçılar altın oran yerine 1/3 oranını kullanmayı önermişlerdir.
1/3 kuralının pratikteki uygulaması ise şu şekilde yapılmakta: Çerçeveyi yatayda ve dikeyde üçer eşit parçaya bölecek şekilde ikişer çizgi, yani toplamda 4 çizgi çizilir. Bu çizgilerin kesişim noktaları ilgi merkezi olmak için uygun konumlar olmuş oluyor.

Çizgiler
Çizgiler kompozisyonda önemli bir rol oynarlar. Fotoğrafta diyagonal çizgiler yön belirtmek için kullanılabilir. Bu asıl konuya gözünüzü yöneltmenin basit ve kolay bir yoludur.

13 Ağustos 2019 Salı

FOTOĞRAFTA IŞIK

FOTOĞRAFTA IŞIK

Işık ve Renk Oluşumu
Işık görsel nesnelerin bize yansımasını, dolayısıyla görmemizi sağlar. Işık enerjisi olmadan fotografik görüntünün oluşması mümkün değildir.

Işık Oluşumu
Işık, düz dalgalar halinde yayılan elektromanyetik dalgalara verilen addır. 380-780 nanometre (nm) dalga boyları arası dalga boyu gözle görülebilir. 

Işığın ve tüm diğer elektromanyetik dalgaların temel olarak üç özelliği vardır:


Frekans: Dalga boyu ile ters orantılıdır, insan gözü bu özelliği renk olarak algılar.
Şiddet: Genlik olarak da geçer, insan gözü tarafından parlaklık olarak algılanır.
Polarite: Titreşim açısıdır, normal şartlarda insan gözü tarafından algılanmaz.

Renkler 
Rengin kaynağı ışıktır. Beyaz ışığın içindeki farklı dalga boyunda olan ışıkları değişik renkler olarak algılarız. Örneğin, beyaz ışığın içinde olan uzun dalga boyundaki ışığı kırmızı, kısa dalga boyundaki ışığı mavi-mor olarak algılarız. Işık bir prizmadan geçirildiğinde gözle de görülebilir; ışık dalga boylarının kırılması ile oluştuğu renk birimlerine ayrılır. Buna ışık tayfı (spektrum) denir. 

Fotoğrafı çekilecek ışık kaynaklarının renk ısılarının bilinmesi filmde nasıl renk elde edileceğine yardım eder. Örneğin; fotoğrafta sarı renk elde etmek istiyorsak sabahın erken saatlerinde güneşin doğuşunda çekim yapmak gerekir, akşama doğru ise renk kırmızılaşır. Kışın gün ışığında yaza göre daha çok mavi tonlar bulunur. Bulutlu ve puslu havalarda yapılan fotoğraf çekimlerinde elde edilecek renk mavi tonlarıdır.

Fotoğrafta Işık 
Işık, tüm görsel sanatların temelidir ve fotoğraf da, ışıkla yazma, ışıkla çizme sanatıdır. Bir çekimde fotoğraf makinesinin ayarları ışığa göre yapılır ve bir ölçüde fotoğrafın başarısı ışığa bağlıdır. (Photo Yunanca ışık anlamına gelir). Bu nedenle ışığı iyi bilmek ve buna göre de iyi değerlendirmek gerekir. Çekim sonrası karanlık odada yapılan işlemler de ışıklamaya dayanır. Buna fotoğrafta iç ışık denir. Çekilen objenin aydınlatılmasını sağlayan ise dış ışıktır. Yani fotoğraf ışıkla başlar, ışıkla biter. 

Parlaklık Işık yoğunluğunun bir ölçüsüdür. Konu ile ışık kaynağı arasındaki mesafe ışığın şiddetini yani parlaklığını belirler. Parlaklık ışıkölçer (pozometre) ile ölçülebilir. 

Yön Kompozisyon oluşturulurken öncelikle nasıl bir ışığın kullanılacağına karar verilir. Daha sonra değişik yönlerden gelen ışıkların model üzerinde nasıl bir sonuç vereceğini tahmin etmek ve tasarımı bu etkenlere göre yapmak gerekir. Çünkü iyi bir görüntü oluşturmanın yolu, çekim için en uygun zaman dilimini beklemek ve konuya, önden, arkadan, alttan, üstten ve yandan gelebilen ışık kaynağını kullanmak gerekir. 
Yanal ışık: Daha güçlü ve zengin görüntüler elde edilir. Yandan gelen ışıkla oluşan gölgeler fotoğrafa derinlik duygusu kazandırır. Doku ve desen çekimlerinde bu ışık kullanılmalıdır. 
Tepeden gelen ışık: Işık kaynağının konu üzerine tam tepeden gelmesidir. Kontrast yüksek olacağı için bu durumlarda fotoğraf çekilmesi tavsiye edilmez. Dışarıda bu tip çekim, öğle güneşi ışığıdır. Gölgeler çok küçük derinlik hissi yoktur. 
Ters ışık: Işık kaynağı konunun arkasında, fotoğrafçının önündedir. Ters ışıkta fotoğraf çekmek çok zordur; ama çok etkili fotoğraflar elde edilebilir. Önden gelen ışıkta nesnenin görmediğimiz tarafını aydınlattığı için bakış yönümüzde detaylar kaybolur; ama nesnenin dış formu belirginleşir. İstenirse nesne dolgu flaşı ile aydınlatılabilir. Bunu fotoğrafa yükleyeceğiniz duygu belirler. 
Önden gelen ışık (cephe ışık): Güneş ya da diğer ışık kaynaklarından kırılmadan gelerek doğrudan konunun üzerine düşen ışıktır. Işık kaynağı konunun önünde fotoğrafçının arkasındadır. 
Alttan gelen ışık: Gerçek olmayan fantastik etkiler oluşturur. Doğal ışık kaynağıyla yapılamaz. 

Renk 
Fotoğrafı çekerken hangi ışıkta hangi rengin hakim olacağını kavramak için renk ısılarını bilmek gerekir. Renk ısısı, ışık kaynaklarının verdiği renktir. 

Kontrast 
Fotoğrafta en karanlık ve en aydınlık bölümler arasındaki ışık yoğunluğudur. En aydınlık ve en karanlık alanlar arasındaki fark fazla olduğunda kontrast yüksek, bu fark az olduğunda kontrast düşüktür. 

Direkt Işık 
Kaynaktan çıkan ışığın hiçbir engele rastlamadan direkt olarak konuyu aydınlatmasıdır. Bu tarz ışıklar konu üzerinde yüksek kontrastlar oluşturur. 

Yansıyan Işık 
Kaynağından çıkan ışığın doğal ve yapay yollara çarparak konu üzerine düşmesidir. Konu üzerinde kontrastlar daha yumuşaktır. 

Yaygın Işık 
Işığın belli süzgeçlerden geçerek konuyu aydınlatmasıdır. Gökyüzünün bulutlarla kaplı olduğu durumlarda ışık tek bir noktadan gelmek yerine tüm gökyüzüne eşit bir şekilde dağılır. Aydınlanmanın düşmesine bağlı olarak fotoğraflarda kontrast düşüktür. 
Yaygın ışık genelde fotoğrafta pastel renkler oluşmasına neden olur. 

Işık Kaynakları 
Işık kaynakları doğal ışık ve yapay ışık kaynakları olmak üzere ikiye ayrılır. Güneş ışığı doğal ışık kaynağıdır. Yapay ışık ise güneş ışığı dışındaki her türlü ışık kaynağıdır. 

Işık Ölçümü 
Fotoğrafı çekilecek konudan yansıyan ışığın ya da konunun üzerine düşen ışığın miktarını ölçen aygıta ışıkölçer denir. Genellikle ölçülen ışık miktarı, doğru pozlamayı elde edebilmek için bir ölçek şeklinde örtücü hızına ve diyafram değerine çevrilir. Günümüz fotoğraf makinelerinde ışıkölçer sistemi mevcuttur ancak ışıkölçerler makineden bağımsız olarak da satılabilir. Makinelerde bulunan ışıkölçer (pozometre) ışığı ölçüp bize diyafram ve estantane değerini verir. Makineyi otomatik konumunda çektiğiniz zaman bu değerler aynen kullanılır. 

Ölçülen ışık üç tiptedir: 

Çevremizi kaplayan her yöne dağılmış (atmosferdeki su ve diğer parçacıklara çarpmadan dolayı) ışık (Ambient) 
Fotoğrafı çekilecek objeye düşen ışık (Inci dent) 
Fotoğrafı çekilecek objeden yansıyan ışık (Reflected) 

Fotoğrafta Işığın Önemi 
Işık fotoğrafçının temel malzemesidir. Fotoğraf ışıkla çizilir çünkü fotoğrafın kaynağı ışıktır. Işığın kullanımı da bu yüzden çok önemlidir. Fotoğrafı çekmeye başlamadan önce ışığı tanımalı, bilmeliyiz. Örneğin, öğlen 12.00 ve 14.00 saatleri arası fotoğraf için tavsiye edilmeyen bir zaman dilimidir. Çünkü güneş çok tepede olduğu için ışık sert olarak gelecektir ve sert bölgeler meydana getirecektir. Bu durum da hoş olmayan fotoğraflar ortaya çıkmasına neden olur. Sabahın erken saatleri mesela 07.00 – 10.00 arası veya akşam 16.00’dan sonra çekilen fotoğraflar çok daha iyi çıkacaktır.

Fotoğraf çekimi yapılacak ortamın ışığı önceden araştırılmalıdır. 
Fotoğraf çekilecek zaman doğru planlanmalıdır. Fotoğraf çekimi, gece mi gündüz mü yoksa daha farklı bir zamanda mı yapılacak? 
Fotoğraf çekilecek mekânın özellikleri incelenmelidir. Mekân kapalı mı yoksa açık bir alan mı? 
Fotoğraf çekilecek ortamın ışık kaynağı doğal ışık mı yoksa yapay ışık mı olduğu belirlenmelidir. 
Fotoğrafı çekilecek konunun üzerine düşen ışığın özellikleri tanımlanmalıdır. Konunun ışığının fotoğraf çekimi için yeterli olup olmadığı belirlenmelidir. Işık yeterli değil ise ışığın en uygun olduğu koşullar için planlama yapılmalıdır. 
Işık istenen özelliklere uygun ise fotoğraf çekimi için gerekli olacak araç gereçler belirlenir ve ışığa en uygun film seçilir. 
Fotoğraf çekimi için ışık açısından en uygun yer ve açı tespit edilmelidir.

5 Ağustos 2019 Pazartesi

FOTOĞRAF MAKİNESİ AYARLARI

FOTOĞRAF MAKİNESİ AYARLARI

ASA / ISO Değerinin Açılımı 
Fotoğraf çekiminin ana ilkesi, ışığa karşı duyarlılaştırılmış film ya da dijital sensörün duyarlık oranına uygun olarak yeterli bir süre içinde, gerekli miktarda ışığın etkisi altında tutulmasıdır. Ortamdaki ışığı kontrol altında tutabilmek için önce kayıt malzemesinin ışık duyarlılık değerlerini (ASA/ISO hızını) ayarlayıp makinenize tanıtmalı, sonra da bu ayara bağlı olarak iki ayar daha yapılmalıdır. 

Bunlar diyafram ve enstantane ayarlarıdır.

ISO (International Standards of Organisations ) 
ASA (American Standards of Associations ) 

SLR (değiştirilebilen objektifli) makinelerin tümünde bulunan ASA/ISO ayarı genellikle Compact (sabit objektifli) makinelerde bulunmaz. 

ASA/ISO ayarları analog (filmli) makinelerin mekanik olanlarının sol üst köşesinde bulunan “Asa” düğmesi duyarlığı düşürmek için sola, artırmak için sağa doğru elle (manüel) çevrilerek yapılırken elektronik modelleri filmin ASA/ISO değerini dijital makineler gibi otomatik olarak algılar ve makine ekranında gösterir.  Yeni model makinelerin ASA/ISO ayar tuşları ve işleyişi kulanım kılavuzlarında açıklanmaktadır. 
      

ASA/ISO Değerleri 
Film hızları ISO (ASA) cinsinden ölçülür, 100’den başlayarak, 200, 400, 600 ve 3200’e kadar yükselir. Genelde oldukça aydınlık ortamlarda ISO 50 değeri kullanılır. Bu değer en az ışık hassasiyetini simgeler. Normal gün ışığında 100 ile 400 arası ISO’lar kullanılır. Geceleyin veya az ışıklı ortamlarda 800 veya 3200 arası ISO’lar kullanılır.

Az ışıkta ISO ayarını yükselterek daha rahat fotoğraf çekilir ancak ISO ayarı yükseltildiği zaman görüntü kalitesi bozulur. 

Farklı ASA/ISO Değerlerinin Fotoğrafa Etkileri 
ASA/ISO’nun fotoğraf üzerindeki etkisi doğrudan görüntü kalitesi üzerinedir. Yüksek ISO değerlerini kullandıkça genel görüntü kalitesi düşer. Detay kayıpları başlarken gürültü miktarları gözle görülür bir şekilde artar. Bu nedenle ISO değeri ışığın yetersiz olduğu durumlarda çekilecek konuya göre değişecektir. Ancak ISO’yu yükseltmek son tercih olmalıdır. 

Gren: Filmin üzerindeki duyarlı katmanın (emülsiyon) içinde bulunan gümüş tuzu zerreciklerine verilen addır. Duyarlığı artırmak için düzensiz ve iri taneli, azaltmak için ise düzenli ve küçük taneli kristaller kullanılır. Filmde görüntü oluşturan gümüşün iri tanecikli ve düzensiz dağılımı, görüntünün sayısız küçük noktacık barındıran bir hâl almasına sebep olur. Fotoğraf büyütüldükçe bu noktacıklar da büyüyerek kalitesiz bir görüntü oluşturur. 

Kontrast: Siyah beyaz fotoğrafta en siyah ve en beyaz yerler arasındaki ton farkıdır. Yani zıtlığıdır. Renklide ise açık ve koyu renkler arasındaki ton ya da şiddet farkıdır. 

Yoğunluk: Genellikle kontrastlıkla karıştırılan yoğunluğa keskinlik de denir. Yoğunluk, yan yana gelen iki farklı renk arasındaki geçiş keskinliğidir. Fotoğrafın renklerinin birbirinden keskin bir şekilde ayrılması ve doygun görünmesinde yoğunluk çok etkilidir. 

Tolerans: Çekimde oluşan pozlandırma (filmin ya da kartın ışıklandırılması) hatalarını, filmin telafi etme oranını ifade eder. Ara tonları gösterme ve küçük pozlama hatalarını telafi etme, yüksek ASA filmlerde daha fazladır. 

DİYAFRAM
Pozlama için gerekli yeterli miktarda ışığın film yüzeyine düşürülmesini sağlamak üzere objektifin arka iç kısmında konumlandırılan açılıp kapanır metal bir düzeneğin standart değerlerinden birinin belirlenmesine diyafram ayarı denir. 

Çekilen fotoğrafta görüntü oluşturmak için filme ya da sensör çipine gerekli miktarda ışık düşürmek gerekir. 

Diyaframın ikinci önemi, fotoğrafta istenilen genişlikte ve darlıkta net alan oluşturmayı sağlayan etkenlerden biri olmasıdır (Alan derinliği).

Diyaframın üçüncü önemi ise görüntünün merkezi ile kenarları arasındaki ışık farklılığını eşitlemesidir. Aksi takdirde fotoğrafların orta kısmı çok açık kenarları ise çok koyu çıkar. 

Diyaframın işleyişi ve işlevi göz bebeğine (iris) benzer. Gözün tam orta noktasında bulunan ve bakıldığında rahatlıkla görülebilen göz bebeği ortamdaki ışık oranına bağlı olarak büyüyüp küçülen bir yapıya sahiptir. 

f / 1.1 - 1.2 - 1.4 -1.8 - 2 - 2.8 - 4 - 5.6 - 8 - 11 -16 - 22 - 32 - 45 - 64  

Yukarıda sıralanan ana değerler diyafram açıklık oranını ifade eder. Kısaca f / 1.1 en geniş açıklık değeri iken f/64 en dar açıklık değeridir. 

Objektif üzerindeki diyafram halkasından ayarlanan bu değerler arasında ara değerler bulunmasına rağmen rakamla belirtilmez. Ancak iki değer arasında bir çizgi ya da boşluk ara diyafram değerlerine denk gelir. Elektronik modellerde bu değerler arasında yarım stopluk ara diyafram değerleri de gösterilmektedir. 

Diyafram Ayarları 
Çeşitli simgelerle gösterilen otomatik yaratıcı modlar ile program (P) modu 
Diyafram öncelikli mod (AV veya A)  
Manuel mod (M) dur. 

Diyafram öncelikli mod (Av/A), diyafram açıklığını kontrol etmek için en iyi yoldur. Diyafram açıklığı değeri seçildiğinde, makine doğru bir pozlama elde etmek için gereken enstantane ayarını otomatik olarak yapar.

Net Alan Derinliği 
Bir fotoğrafın kabul edilebilir ölçüde net olan kısmına alan derinliği denir. Alan derinliği, fotoğrafın netleme yapılan kısmında bulunur ve alan derinliğini değiştiren etmenlerin değiştirilmesi ile nesnenin önünde ve arkasında bulunan nesnelerin de alan derinliği içinde yer alması sağlanabilir. Alan derinliği, lensin odak uzaklığına, diyaframın açıklığına ve nesnenin uzaklığına bağlıdır. Manzara çekimi gibi konularda geniş alan derinliği tercih edilebilecekken potre çekimi gibi modelin arka plandan ayrılmasını tercih edebileceğimiz çekimlerde sığ alan derinliğini tercih edebiliriz. 

Alan derinliği etkisini kullanmak fotoğraflarınızın estetik değerini artırabilir. Buna bir örnek "makro" denilen çekimlerdir. Bu tip fotoğraflarda küçük bir obje çok yakından büyütülerek görüntülenir ve etraftaki nesnelerin görüntüde belirgin bir biçimde olması, objenin izleyici tarafından algılanmasını azaltabilir. Bu yüzden makro fotoğraflarda sıklıkla alan derinliği etkisi kullanılarak etraftaki nesnelerin fotoğraf üzerinde net olarak görünmesi engellenir. Bunun tersi de manzara fotoğrafı çekimlerinde alan derinliği artırılarak her nesnenin fotoğraf üzerinde net olması sağlanır. Böylece kadraj içindeki her nesne örneğin, yakındaki bir ağaç ya da uzaktaki bir dağ fotoğraf üzerinde net olarak görünür. Böyle bir fotoğraf ise manzaranın güzelliğinin izleyiciler tarafından daha kolay anlaşılmasını sağlayacaktır. 

ENSTANTANE 
Obtüratör hızı ya da perde hızı olarak da geçebilen enstantane, deklanşör düğmesine (fotoğraf çekmek için bastığımız düğme) bastığımızda optik algılayıcıya ne kadar süre ile ışık düşürüleceğini belirtir. Bu süre algılayıcının kaç saniye pozlanacağını gösterir. Perde, DSLR fotoğraf makinelerinde mekanik iken kompakt makinelerde elektronik olabilmektedir ama her ikisinin yaptığı görev aynıdır. Algılayıcıya ne kadar süre ile ışık düşeceğini belirlerler.

Belirlenen diyafram açıklığından geçip obtüratör perdesinin önüne kadar gelen ışığın karanlık bölgedeki film üzerine düşme süresini ayarlayan perdenin hızının, ışık miktarını ayarlama görevi kadar önemli bir görevi daha vardır. Fotoğrafı çekilen objelerin hareketlilik durumlarının fotoğrafta belli olup olmamasını belirler. Yani hareketli objelerin çekimlerinin hareketli mi veya hareketsiz mi olacağını seçilen enstantane değeri belirler. Bilindiği gibi fotoğraf gerçek hayattaki bir anın dondurulmuş görüntüsüdür. Dondurulan bu an, örtücünün izin verdiği ışıklandırma süresidir. 

En basit haliyle obtüratör, filmin (veya dijital sensörün) tam önüne yerleştirilmiş iki perdeden meydana gelir. Pozlamanın başlangıcında ilk perde filmin üstünü açacak şekilde hareket geçer. Pozlamanın sonunda ikinci perde harekete geçerek filmi örter. Pozlamadan sonra film makine içinde ilerletildiğinde her iki perde de ilk konumlarına geri döner. Örtücü perdeler, makinede ayarlanan enstantaneden bağımsız olarak daima aynı hızda hareket eder. Enstantane, yani obtüratör hızı terimi gerçekte birinci ve ikinci perdenin hareketleri arasındaki gecikmeyi anlatır. Hızlı enstantanelerde henüz ilk perde hareketinin sonuna ulaşmadan önce ikinci perde harekete geçer ve film de bu iki perdenin oluşturduğu hareketli bir yarık içinden ışığa maruz kalarak pozlanır. Obtüratörler yapraklı (ayrımlı) ve perde olmak üzere ikiye ayrılır.

Enstantane (Örtücü) Ayarları 
Teknoloji ilerledikçe makineler üzerindeki ayarlanabilir enstantane değerleri de artmaktadır. Şu anda piyasada 1/12000 hızında makineler rahatlıkla bulunabilmektedir. Bu değerler eski ve yeni versiyon makinelerde aşağıdaki şekilde dizilir. 

T-B-1-2-4-8-15-30-60-125-250-500-1000 
(eski tip mekanik makinelerde) buLb (B)30”-15”-8”-4”-2”-1” -2-4-8-15-30-60-125-250-500-1000-2000-4000…
(yeni tip otomatik makinelerde)  8000, 6400, 5000, 4000, 3200, 2500, 2000, 1600, 1250, 1000, 800, 640, 500, 400, 320, 250, 200, 160, 125,100, 80, 60, 50, 40, 30, 25, 20, 15, 13, 10, 8, 6, 5, 4, 0″3, 0″4, 0″5, 0″6, 0″8, 1″,  1″3, 1″6, 2″, 2″5, 3″2, 4″, 5″, 6″, 8″, 10″, 13″, 15″, 20″, 25″, 30″ 

Bu süreler diyaframda olduğu gibi uluslararası standart değerlerle ifade edilir. Kimilerinin obtüratör hızı, zaman, süre de dediği fotoğraf makinesindeki bu sayılara genellikle “enstantane” denir. 

Enstantane değerlerinde “T” ve “B” değerleri her makinede bulunmaz. “B”(Bulb) değerinde obtüratör deklanşöre basılı kaldığı müddetçe açık kalır ve filmde pozlanma devam eder. Parmağınızı deklanşörden çektiğinizde perdede kapanır ve pozlanma tamamlanır. “T”(Twin) değerinde ise deklanşöre bir kez basılıp bırakılır ve ikinci kez basılana dek obtüratör açık kalır. İkinci kez bastığınızda pozlanma tamamlanır. 

Enstantane ayarı, hareketli ya da durağan konuların net ve keskin detaylı olarak mı yoksa belli bir hareket izlenimi ifade edecek biçimde bulanık olarak mı kaydedileceğini belirler. 

Obtüratör açıkken fotoğraf makinesinin hareket etmesiyle oluşabilecek istenmeyen titremelerden kaçınmak için yeterince yüksek bir enstantane hızı kullanılmalıdır. Aksi hâlde netlikle karıştırılan bir bulanıklığa sebep olur. Eğer, makine bir üç ayak üstüne oturtulursa makinenin titreme tehlikesi ortadan kalkacağından, saniyeler süren uzun enstantaneler kullanılabilir. Buna karşın makine elde tutuluyorsa genel kural, hiç değilse objektifin odak uzaklığına denk bir enstantane seçmektir. Bu kuralın sebeplerinden biri objektiflerin uzunlaştıkça daha ağırlaşması, diğeri ise makinedeki en küçük hareketin objektifin uç noktası uzaklaştıkça daha fazla kaymaya sebep olmasıdır. 

Enstantane-Diyafram İlişkisi 
Pozlandırmayı üç etken belirler: 

Filmin ışığa olan duyarlılığı ya da "hızı" (ASA/ISO) 
Obtüratörün açık kalma süresi (enstantane) 
Diyafram açıklığı 

Doğru pozlandırmanın elde edilmesi, özellikle fotoğrafçılığa yeni başlayanlar için oldukça zordur. Bu konuda, zaman zaman deneyimli profesyoneller bile hata yapabilir. Öte yandan günümüzün yarı ya da tam otomatik pozlandırma programlı fotoğraf makineleri diyafram ve enstantaneyi otomatik olarak ayarlar ve genellikle iyi sonuç verir ancak pozometrelerin yanılması, net alan derinliği ve cismin hızının istenilen oranda saptanması gibi nedenlerle etkin bir görüntü elde edebilmesi için elle (manuel olarak) poz ayarı yapılabilen, diyafram ve enstantane öncelikli pozlandırma programı olan bir makine tercih edilmelidir. 

Doğru poz değerini makinenin yerine mümkün olduğunca çekimi yapan  hesaplamalıdır çünkü hiçbir makine çekilecek fotoğrafın amacına ve duygusuna uygun poz değerlerini çekenden daha iyi bilemez. Çektiğiniz fotoğrafın en önemli bölümü görülmesini istediğinizden daha açık görünüyorsa fazla pozlandırılmış daha koyu görünüyorsa az pozlandırılmış demektir. Konunun omuz ve baş çekimi olduğu, dikkati dağıtan bir arka planın önünde durulduğu düşünülürse netleme ayarının tam olarak konunun gözüne göre yapar ve geniş bir diyafram kullanılırsa (belki f 2.8), arka planı hafifletilip dikkatin dağıtılması önlenir. Pozlandırmayı dengelemek için hızlı bir enstantane gerekir. Bütün bu ayarları doğru yapmak için makinenin poz ölçüm sistemi tanınmalı ve yerinde kullanılmalıdır. 

Hareketin dondurulması 
Fotoğraf makinesiyle hareketin dondurulması için başvurulan iki yöntem vardır. Bunlardan biri, ani yoğun ışık veren flaş kullanımı, diğeri, hızlı bir enstantane kullanımıdır. Hareketi dondurmak veya dondurmamak için gerekli enstantane değerini makineler hesaplayamadığından fotoğrafçı değer seçimini bilgisi ve deneyimi oranında enstantane öncelikli veya manuel olarak kendisi seçmelidir. 
İlgili resim

Her zaman hareket dondurulmak istenmeyebilir. Kimi durumlarda da hareket halindeki nesneleri sabit arka planlarla kullanılarak sahneye hareket katmak, hareket izleyiciye de aktarılmak istenebilir. Fotoğraf makinesini tripoda sabitleyip normalde kullanılandan daha yavaş bir enstantane tercih ederek sabit ve hareketli bölümleri olan bir fotoğraf elde edilebilir. 

Panning (çevrinme) yapma 
Enstantaneyi yaratıcı bir şekilde kullanmanın başka bir yolu da kısaca "pan yapma", yani obtüratör açıkken fotoğraf makinesini hareket ettirmektir. Bunu yapmak için 1/30 ya da 1/60 saniyelik bir enstantane seçilir ve pozlandırma yapılırken konu makineye göre aynı konumda tutulmaya çalışılarak konunun hareketi makineyle izlenir. Hareket eden konu net görünecek ama bütün hareketsiz nesneler (arka plan gibi) bulanık olacaktır. 

Manuel pozlandırmalar 
Havai fişekler gibi konularda, enstantaneyi B' ye ayarlanarak makine bir üç ayak üstüne yerleştirilir. Parmak deklanşörden çekilene kadar uzun bir poz süresince enstantane perdesi açık kalacaktır. Bu süre içinde filme yansıyan görüntüler durağanlık ve hareketlilikleri oranında sarsılmadan pozlanacaktır. Bazen de soyut görüntüler oluşturmak için makine kontrollü bir şekilde titretilerek ilginç çizgiler dokular, kaymalar elde edilebilir. 

NETLEME 
Objektifte bulunan bir halkanın makine veya kullanıcı tarafından döndürülmesiyle yapılan bu işleme netlik ayarı veya metraj ayarı denir. 

Herhangi bir objektif ile bir nesnenin odaklaması yapılıp net görüntü bulunduktan sonra odaklama yapılan nesne, objektife yaklaştırılıp veya uzaklaştırıldığında bulunan netliğin kaybolduğu kolayca görülebilir. Bunun sebebi, nesnenin yaklaşıp uzaklaşmasıyla görüntünün her seferinde bir başka düzlemde oluşmasıdır. Bir nesneye yapılan netleme nesnenin makineye yakınlaşması ve uzaklaşması ile bozulmaktadır. Böylece elde edilen keskin netlik bozulup ya kırılmış görüntüler hâline dönüşmekte ya da dairesel bir leke görünümü almaktadır. Bu yüzden bütün makinelerde ister otomatik ister manuel olsun mutlaka netlik ayarı bulunmalıdır. 

Net görüntü elde etmeyi tehlikeye sokan en önemli durum, makinenin çekim anında sallanması ya da titretilmesidir. Teleobjektif veya makro objektifler ile yapılan çekimlerde bu tehlike daha da artar çünkü bu objektifler, en küçük titreşimleri bile büyük oranlarda algılar ve görüntülerde giderilmesi mümkün olmayan netlik sorunları yaratırlar. 

Normal odak bir objektifle yapılan çekimde, genel olarak 1/ 60 sn. ve yukarı enstantanelerdeki çekimler elle yapılabilir. Buna karşın daha düşük değerler ile yapılan çekimlerde mutlaka sehpa kullanılması önerilir.  

Elde yapılan çekimlerde aşağıdaki uyarılara dikkat edilmelidir:  

Makinenin ağırlığı sol ele verilmeli, sol elin baş ve işaret parmaklan objektifi kavranmalıdır. Sağ elin başparmağı kurma kolunu, işaret parmağı ise deklanşörü kontrol etmelidir. Sol kol dirsek kısmından göğse yapıştırılmadır. Çekimden hemen önce soluk alınmalı ve tam çekim anında, soluk tutulmalıdır. 
   

AF Sistem (Otomatik) Netleme (AF/auto-focus) 
Gelişmiş fotoğraf makinelerinde birden çok netleme programı vardır. Bu programları tanımanız ve yerinde tercih etmeniz otomatik ayarda çalışırken doğru netleme yapmanızı sağlar. Bunlar makineler üzerinde genellikle One Shot AF, Al Servo AF, Al Focus AF ismiyle gösterilir. 

Tek çekimlik (one shot) AF  

Sabit ve yavaş hareket eden objelere uygun bir programdır. Deklanşöre yarım basıldığında objektif, aktif netleme noktasıyla belirlenmiş objeye odaklanır. Deklanşöre yarım basıldığında sürece netleme sabit kalır. 

Al servo AF  

Hızlı hareket eden objeler çekiliyorsa, ihtiyaç olan Al Servo AF’dir. Deklanşöre yarım basıldığında, objektif obje üzerinde odaklanır ancak sabitlenmez. Bunun yerine, objektif objeyi takip etmeyi sürdürür ve fotoğraf makinesi ile objenin arasında mesafe değiştikçe netleme noktasını değiştirir. Obje net olmasa bile deklanşöre istenildiği zaman basılabilir. 

Al focus AF  

Bu program esas olarak “Tek Çekimli”k programdır ancak fotoğraf makinesi hızlı hareket eden bir obje algılarsa otomatik olarak “Al Servo AF” programına geçer. Bazı fotoğraf makinelerinde “Al Servo AF” programına yalnızca “Al Focus AF” yoluyla geçilebilir.

Deklanşör butonuna basılması ve denklanşörün harekete geçmesi arasında saniyeden daha kısa bir gecikme vardır. Hızlı hareket eden bir obje bu sürede önemli mesafeler kaydedebilir. Bazı modeller AF verilerini kullanarak objenin deklanşör gecikmesi sırasında ne kadar mesafe kaydedeceğini tahmin eder ve netlemeyi bu gecikmeyi telafi edecek şekilde ayarlar. Tahmini netleme “Al Servo AF” programında otomatik olarak çalışır. Makinenin bu program için ayarlanması gerekmez. 

Elle (Manuel) Netlik Ayarı 
Bütün mükemmelliğine rağmen otomatik netleme sistemlerinin yetersiz kalabildiği durumlar olacaktır. Orta ve üst sınıf makinelerde bulunan manüel netleme ayarları, bu durumlar için yapılmıştır. Genellikle, tek tuş üzerinden AF/MF değişimi yapılır ve LCD ekran üzerinden netleme, kontrol edilir. Manuel netleme, otomatik netlemenin yerine geçmez ancak hareketli cisimlerin çekimlerinde otomatik netlemenin hareketi takip etmede yetersiz kalması, netlik yapılmak istenen noktanın çok açık ve çok koyu olması, ışığın yetersiz olması netleştirilmek istenen nesnenin netlik noktasına denk getirilememesi ve kompozisyon oluşturmada yaşanan benzeri sorunlar sebebiyle manuel netleme yapmak gerekir. Diyafram ve enstantane ile bağlı olarak kullanıldığında, manuel netleme ile mükemmel ve ilginç neticeler elde edebilirsiniz.

Netleme Yaparken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar 
AF moduyla (Auto Focus) az ışıklı ortamlarda netlik ayarı yaparken veya 5 metre daha uzak cisimleri netlerken çok belirgin olmayan bir bulanıklık oluşur. Bu olumsuzluğu gidermek için zoom objektif kullanılıyorsa konu yakınlaştırılarak netleyip netlik kilidi manuel konuma getirilir. Sonra tekrar eski açıya çevrilerek çekilir. Çekim konusu en uzak netlik sınırında veya uzağında ise manuel netleme, mesafe olarak “sonsuz” ayarına getirilir. 
Çekim anında deklanşöre basılırken ayna hareketi ve parmak basıncı, hızlı enstantane ayarında pek sorun olmayan bu durum düşük hız ayarında makineyi sarsarak görüntü kaymasına neden olur. Önlem olarak sehpa (tripod) kullanılmalı, bu mümkün değilse mutlaka duvar, ağaç, masa gibi bir yerden destek alınmalı veya perde kapanma sesi bitene kadar nefes almadan hareketsiz kalmak alışkanlık hâline getirilmelidir. 
Yakın plan çalışırken özellikle de makro çekimlerinde, mutlaka sehpa kullanmalı ve olabildiğince hassas bir netlik ayarı yapılmalıdır. ASA, ışık, cisim hızı yeterliyse netlik hatasını azaltmak veya çok uğraşmamak için geniş alan derinliği veren diyafram değerleriyle çekim yapılmalıdır. Otomatik netleme sistemleri genelde dikey yapılanma ve çizgilere duyarlı olduğundan çekilen cisimde sadece yatay çizgiler varsa zor netleme yapar. Makine biraz eğik tutularak netlemeye çalışılır ya da aynı mesafede bulunan netlenebilir bir nesne üzerinden ayar yapılarak netlik modunu manuele getirilip çekim yapılabilir. Aşırı yansıma yapan nesneler çekilirken AF sistemi yanılır. Doğru netlik yapabilmek için aynı mesafede başka bir nesneye ölçüm yapıp netlik sabitleme düğmesine basarak çekim yapılır. Ya da netlik ayarı M konumuna getirilip çekilir. 

MENÜ VE FONKSİYON AYARLARI 
Fotoğraf makinelerinin objektifleri, vizörleri, örtücüleri fiziksel-mekanik; filmler, kartlar, banyolar kimyasal öğeleri oluşturur. Bu öğeler dijital fotoğrafçılık için de geçerlidir. Dijital fotoğrafçılık alanındaki gelişmeler fotoğraf makinelerinin karanlık kutu (film haznesi) dışında makinenin temel parçalarında büyük bir değişikliğe yol açmamış ancak film, banyo ve baskı aşamasında önemli değişikliklere yol açmıştır. 

Menüdeki Simgelerin Anlamları 
Temel makine ayarlarıyla ilgili olan çekim menüsünde resim kayıt kalitesi, AF çekim hızı, poz ölçüm sistemi, ASA/ISO, white balance, (beyaz ayarı) üçlü çekim, üst üstte çekim, flaş ayarı gibi fonksiyonlar bulunur. Çekim menüsünden sonra en sık başvurulacak izleme menüsünde ise resimleri gösterme, koruma, döndürme, silme kilidi gibi fonksiyonlar yer alır. 

Belirtilen fonksiyonlarla ilgili yapılan her işlem LCD ekranına yansıyarak kullanıcıya kontrol ve yönlendirme imkânı sağlar. Ekranda diyafram, enstantane, ASA, metraj, flaş ayarları ile bellek kartında kalan boş alan ve bataryanın doluluk oranı, pozometre sistemi,+/- pozlama (exposure) modu gibi öğeler görünmektedir. Bir işlemden diğerine geçerken tercihlere uygun simgeler ekrana taşınır. 

Bellek (Fotoğraf Depolama Kapasiteleri) 
Dijital fotoğraf makinelerinde çekilen fotoğrafların aktarıldığı dâhili bellek dışında kapasite arttırmak için kullanılan harici bellek kartları bulunmaktadır. Bu makinelerin bellekleri ne kadar büyük olursa hafızasına alacağı fotoğraf sayısı da o kadar fazla olur. Belleğin yetersiz kalması durumunda ek bellek kartı kullanılabilmektedir. Dijital makineler genellikle tek tür kart kullanacak biçimde üretilmektedir. 

Farklı tipte flash depolama ürünleri ve flash kartlar bulunmaktadır: 

Compact flash (CF) kartlar 
Multi media kartlar (MMC) 
Smart media (SM) kartlar 
Secure dijital (SD) kartlar 

Çözünürlülük
Piksel, resim öğesi anlamına gelen “picture element” sözcüklerinin kısaltılıp birleştirilmesiyle elde edilmiştir. Mega sözcüğü ise milyon anlamına gelmektedir. Dijital fotoğrafın kalitesi, kapasitesi ve çözünürlülüğü “piksel” ile belirlenir. Piksel dijital ortamda görüntüyü oluşturan en küçük parçadır. Farklı bir deyimle görüntünün depolandığı en küçük noktacıktır. Dijital fotoğraf makinelerinin görüntüyü kaydeden algılayıcı kısmının boyutu mega piksel olarak ifade edilir. Mega piksel sayısı arttıkça algılayıcının yakaladığı bilgi de o oranda artar ve bu sayede görüntü de büyür. Fotoğraftaki piksel sayısı ne kadar fazlaysa fotoğraftaki ayrıntılar da o kadar kolay görülebilir. Ayrıca görüntünün kalitesi yüksek çözünürlülükle ifade edilir. Yüksek sayıdaki piksel, özellikle baskı için gereklidir. Yani yüksek çözünürlüğe sahip bir fotoğraf hem kaliteli ve tüm detayların ve renklerin görünmesini sağlar hem de çekilen fotoğrafların büyük ebatta basılırken görüntü kaybına uğramasını önler. Dijital makinelerde yatay piksel sayısı ile dikey piksel sayısı çarpımı çözünürlülüğü verir, örneğin yatay piksellerin sayısı 2.160, dikey piksellerin sayısı ise 1.440 olan bir cihazda çözünürlülük değeri iki sayının çarpımı olan 3.110.400 piksel yani 3,1 mega pikseldir.

Çözünürlülük fotoğrafın büyüklüğü kadar kalitesini de etkiler. Çekilen fotoğrafın kullanım amacına göre pikseli olmalıdır, örneğin e- posta veya web ortamında kullanılacak fotoğrafların 0.2 mega piksel olmasında fayda vardır. Baskısı yapılacak 10 x 15 cm ebadındaki bir fotoğrafın 0.4 mega piksel olması gerekir. 15 x 20 cm için 1 mega piksel, 20 x 25 cm için 2 mega piksel, 28 x 36 cm için 3 mega piksel, 50 x 75 cm için 4 mega piksel, daha büyük ve kaliteli fotoğraflar için en az 5 mega piksel ve yukarısı gerekmektedir. 

Dijital makinelerde en çok kullanılan çözünürlükler değerleri şunlardır: 

320 x 240  = 76.800 
640 x 480  = 307.200 
1024 x 768 = 786.432 
1280 x 960 = 1.3 milyon 
1600 x 1200 = 2.1 milyon 
2048 x 1535 = 3.3 milyon 
2272 x 1704 = 4.1 milyon 
2560 x 1920 = 5.0 milyon 
3024 x 2016 = 6.0 milyon 
4256 x 2848 = 12.1 milyon 

White Balans (Beyaz Ayarı) 
“Işık kaynağı farklılıkları”, objelerin gerçek renklerini hayli değiştirir ve bu ortam sıcaklığı dikkate alınmadan yapılan çekimlerde, bazen insanların yüzlerinin bembeyaz, mavimsi, yeşilimsi, bazen de olduğundan çok daha sarı, sıcak, hatta kırmızıya çalan bir hâlde olduğu görülmüştür. Aslında bu renk farklılaşması çok daha fazla olduğu hâlde ön bilgiler ve görme alışkanlığı sebebiyle bu pek hissedilmez. Filmler ve dijital sensörler ise bu farklılaşmayı fazlasıyla algılar ve fotoğrafa yansıtır. Nesnelerdeki renk değişikliğinin sebebi doğal ve yapay ışık kaynaklarının her birinin kelvin değerlerinin (renk ısıları) farklı olmasıdır. Kelvin değeri düştükçe ışık rengi kızarır Arttıkça mavileşir. 

Dijital makinelerdeki beyaz ayarı çekim yapılan ortamlardaki ışık kaynaklarının değişmesi sonucu oluşan bu renk farklılıklarını düzenlemek ya da başka bir renk oluşturmak ve fotoğrafın istenilen nitelikte görünmesini sağlamak amacıyla konulmuş bir özelliktir. Günümüzdeki birçok makine, ortamdaki renk sıcaklığını kendisi tespit edebilmektedir. Bunu da, en beyaz kareyi baz alarak yapar ama eğer ortamda bunu sağlayacak bir renk dağılımı yoksa otomatik beyaz dengesi doğru yapılamayabilir. Bu sebeple renklerle uğraşıp ışık kaynaklarına aşina oldukça renk dengesini çekimi yapanın kurması daha doğru bir tercih olacaktır. 

Beyaz ayarın çekim yapmadan önce ayarlanmalıdır. Işık türü tespit edildikten sonra menü açılır. Yön tuşları veya seçme tuşuyla menü içinden özelliği seçilir. Ok ya da SET tuşuna basılarak açılan sayfadan istenilen ışık türü seçilip onay verilir. Farklı bir ışık kaynağında çekim yapılacaksa işlem tekrarlanmalıdır. 

Dosya Formatları 
Görüntüler dijital ortama belli formatlar kullanılarak aktarılır. Dijital makineler bu işlemi çekim sırasında yapar. Taranarak dijital ortama aktarılan fotoğraflar için de aynı durum geçerlidir. Aşağıda tanıtılacak olan format türlerinin en yaygın olanı ise JPEG’dir. 

Kayıpsız olan formatlardan en yaygın olanı ise TIFF formatıdır. En eski ve en yaygın TIFF’ten başka kayıpsız formatlar da vardır, örneğin PNG vb. TIFF, artık fazla yer tuttuğu için pek önerilmiyor ama yaygınlığı sebebiyle çok yerde kullanılıyor. En büyük yer tutan format ise BMP formatıdır ve bu format basit dosyaları devasa boyutlara getirebilir.

GIF  
Graphics Interchange Format (GIF) dosyaları internet üzerinde oldukça yaygın kullanılan bir formattır. Az sayıda renk içeren (1 ila 8 bitlik) dokümanlarda oldukça iyi sıkıştırma sağlaması, animasyonlarda zamanlama ve farklı boyutlardaki resimleri bir arada tutma desteği, saydam renk tanımlanması bu formatı popüler yapan sebeplerinden sadece bir kaçıdır.

JPEG  
The Joint Photographic Experts Group (JPEG) formatı en sık kullanılan formattır. JPEG veya JPG formatının özelliği gerçek renk değerlerini içermesidir. Bu yüzden fotoğrafik yani grafiksel olmayan görüntülerin gösterilmesinde GIF formatına üstünlüğü vardır.

BMP  
Paint programı görüntüleri bu formatta işler. Paint programının BMP dosyaları çok az bir farklılık gösterir. BMP formatı 1–24 bit arasında değişen bir piksel derinliğini içerebilir. Sıkıştırma seçeneği başlangıçta bulunmamakta idi. Opsiyon olan bu sıkıştırma görüntüde detay kaybına yol açmaz yani kayıpsız sıkıştırma yöntemlerindendir. BMP formatı alıcı bilgisayarında paintten başka görüntü programı bulunmadığı durumlarda kullanılır. 

TIFF 
Tagged-Image File Format (TIFF) formatı farklı işletim sistemleri ve uygulamalar arasında kayıpsız ve esnek bir dosya değiş tokuşunu sağlaması sebebiyle tüm çalışmalar için uygun bir format olarak bilinmektedir. TIFF'ın desteklediği birçok sıkıştırma vardır. Bunlar arasında en çok kullanılan kayıpsız LZW sıkıştırma yöntemidir. TIFF ayrıca çok sayıda alfa kanalını desteklemektedir. Kayıt sırasında fotoğrafın kullanılacağı işletim sistemi olarak PC veya Mac seçilebilmektedir. TIFF dosyaları ikili dosya, indekslenmiş renk, gerçek renk RGB, CMYK, Lab gibi nerededeyse tüm biçimlerini destekler. TIFF dosyalarında katman desteği bulunmaz. 

Dijital Makinelerin Ayarlanmasıyla İlgili Tavsiyeler  
İlk kez kullanılacak hafıza kartı kullanılmadan önce mutlaka formatlanmalıdır. Bu işlem yapılmadan kullanılırsa çekilen fotoğraflar kaybolabilir. Hafıza kartları makine açıkken çıkartılmaz. İçindeki bilgiler zarar görüp kart bozulabilir. Çoğu makine hafıza kartının kapağını açınca makineyi kapatır. Yine de buna dikkat edilmelidir. 
Çekim yapmaya çıkmadan önce bir poz deneme çekimi yapılmalıdır. Herhangi bir şey eksik ya da problemliyse bu yolla tespit edip düzeltilebilir. Bazı dijital fotoğraf makineleri preview özelliklidir, çekilen fotoğrafı OK tuşuna bastıktan sonra hafızaya kaydeder.  
Amaca göre çekim kalitesini değiştirerek belleği verimli kullanmak için çözünürlük (Quality) ayarı yapılmalıdır. Eğer web sitesi tasarımı veya e-posta eki için çekim yapılıyorsa düşük kalite (ekonomi) ayarı, fotoğraf baskısı için çekim yapılıyorsa yüksek kalite (best) ayarı, arşivlemek için çekim yapılıyorsa normal ayarı kullanılabilir. 
Menü ayarlarıyla oynayıp kameranın ayarları içinden çıkılamayacak kadar bozulduysa setup menüsünden reset fonksiyonunu kullanarak makine fabrika çıkış ayarlarına getirilebilir. 
LCD parlaklık ayarı güneşli ortamlarda yükseltilmelidir. Karanlık ortamlarda parlaklık düşürülerek batarya tasarruflu kullanılabilir. Bataryadan tasarruf etmek için makine kapalı tutulursa açana kadar çekilebilecek fotoğraflar kaçırılabilir. Bu gibi durumlarda makine açık LCD kapalı konumda tutularak vizörden çekim yapılmalıdır. Kameranın açık unutulup bataryanın tamamen boşalmasını önlemek için setup menüsündeki auto power off fonksiyonu devreye sokulmalıdır. 
Çekimlerde dijital zoom özelliği mümkün olduğu kadar kullanılmamalıdır. Dijital zoom çekim kalitesini düşürmektedir. İstenirse daha sonra bilgisayarda görüntü büyütülüp dijital zoom elde edilebilir. 
Kamera vizörü yanında kırmızı veya yeşil yanan ışıklar vardır bunlar kameranın netleme işleminin, otomatik ayarlarının veya flaşının hazır olup olmadığını gösterir. Eğer kırmızı yanıyorsa çekim yapmayıp yeşil yanana kadar beklenmelidir. 
Bir obje yarım metreden daha yakın bir mesafeden çekiliyorsa makinede makro fonksiyonu aktif hâle getirilir. Makro aktifken LCD ekranda bir çiçek resmi görülür. Artık istenildiği kadar yaklaştırılabilir.
Kamerada auto focus ile ilgili ayarlar bölümünde AF area seçeneği varsa bu ayar sayesinde fotoğraf karesinin herhangi bir alanını netleştirilerek çekim yapılabilir.
Net fotoğraflar çekmek ve titremelerden etkilenmemek için yüksek enstantane değerleri ile çekim yapılmalıdır. Çoğu makinede bu değer 1/60 değerine ayarlıdır.  Işığın az olduğu koşullarda enstantane ve diyafram değeri düşürülür. Makinede ISO ayarlama özelliği varsa ISO değerini biraz yükseltilir, çok fazla yükseltmek görüntü kirliliğine sebep olabilir. 
Makineyi titretmemek için dirseği vücuda dayayabilir, kapı pencere pervazlarına dayanılabilir masa, kitap gibi nesneleri sehpa niyetine kullanılabilir. 
Portre çekimlerinde çekilecek kişinin arkasında güneş varsa yüzlerin karanlık çıkmaması için mutlaka flaşı kullanılmamalıdır. 
Güneşin tam tepede olduğu saatlerde çiğ ve dik açılı bir ışık olduğu için bu saatlerde çekilen fotoğraflar sanıldığı gibi güzel olmayacaktır. Öğle saatleri dışında ışığın yatay olduğu saatler çekim için daha uygundur. 
Çekilen fotoğrafların kaliteli olarak en fazla hangi boyutta basılacağı, fotoğraf çözünürlüğü 60'a bölünerek bulunabilir.